Scroll Top

TCK 155/2: Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu 

employee-theft-1024x755-1

Detaylı İnceleme

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiş ve özellikle işveren-çalışan, vekil-müvekkil, muhasebeci-şirket, mağaza görevlisi-patron gibi hizmet ilişkisine dayalı alanlarda karşımıza çıkan yoğun ceza davası türlerinden biridir.

İzmir’de özellikle Torbalı, Aliağa, Kemalpaşa ve Bornova ilçelerinde, ticari faaliyetin yoğun olduğu bölgelerde bu suç tipi kapsamında çok sayıda soruşturma ve kovuşturma yürütülmektedir. Gerek işçi kaynaklı kasa açıkları gerekse şirket içi zimmete yakın uygulamalar, bu bölgelerde adli sürece taşınmaktadır.

TCK 155/2: Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu 


I. Suçun Kanuni Dayanağı ve Unsurları

(TCK 155/2 – Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Hukuki Çerçevesi)

Hizmet ilişkisine dayalı güven ihlalleri, ceza hukukunun en hassas alanlarından birini oluşturur. Özellikle işveren-çalışan ilişkileri başta olmak üzere, emanet edilen mallar veya paralar üzerinde yapılan suistimaller, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu” kapsamında yargılamaya konu olur.

📜 Kanuni Düzenleme (TCK 155/2):

“Suçun, kişinin meslek, sanat veya ticaretine bağlı olarak kendisine tevdi ve teslim edilen eşya hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza artırılır.”

Bu düzenleme, failin mağdurla aralarındaki hizmet ilişkisi dolayısıyla kendisine teslim edilen taşınır bir mal (veya çoğu zaman paradır) üzerinde, hizmetin gereklerine aykırı şekilde tasarrufta bulunmasını cezalandırır. Ceza hukuku bakımından bu durum, güvene dayalı ilişkinin suistimali olarak değerlendirilir ve failin cezai sorumluluğunu doğurur.

Suçun Maddi ve Manevi Unsurları – Avukat Bakışıyla Değerlendirme

1. Fail ile mağdur arasında bir hizmet ilişkisi bulunmalıdır.

Hizmet ilişkisi; iş akdine, vekâlet sözleşmesine, fiili çalışmaya ya da zımni güven ilişkisine dayanabilir. Resmî bir sözleşme şart değildir. Bu yönüyle suçun oluşumu için aranan ilişki, ceza hukukunun “güven esasına dayalı sorumluluk” anlayışıyla örtüşür.

Örnek (Bornova): Bir zincir mağazada görev yapan şube sorumlusunun, kasadaki günlük hasılatı bankaya yatırmak yerine kişisel harcamalarında kullanması.

2. Failin zilyetliğinde olan eşya, hizmet ilişkisi sebebiyle teslim edilmiş olmalıdır.

Burada önemli olan, eşyaya yönelik tasarruf yetkisinin faile görev gereği verilmiş olmasıdır. Emanetin amacı dışına çıkılması, suçu doğurur.

Örnek (Kemalpaşa): Ambalaj fabrikasında çalışan depo sorumlusunun, şirketin ham maddesini başka bir firmaya komisyon karşılığı satması.

3. Tasarruf, hizmet ilişkisinin gereklerine aykırı olmalıdır.

Eşyayı zimmetine geçirme, gizlice satma, kişisel kullanım için harcama veya iade etmemek bu kapsamda değerlendirilir. Fiil doğrudan bir hırsızlık olmayabilir, ancak güven temelli teslimin kötüye kullanılması yeterlidir.

Örnek (Torbalı): Üretim müdürünün işçilere ait ücret avanslarını çekip, bu ödemeleri kendi şirket giderleri için harcaması.

4. Failin kastı bulunmalıdır.

Suçun manevi unsuru kasttır. Fail, eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Ancak “borcumu kapatacaktım” veya “geçici aldım” gibi savunmalar, kastı ortadan kaldırmaz.

Ceza Hukuku Açısından Ayrım: Basit Güveni Kötüye Kullanma mı, Hizmet Nedeniyle mi?

TCK 155/1’de yer alan “basit güveni kötüye kullanma suçu” ile 155/2’deki hizmet temelli güven ihlali suçu arasında ceza oranı ve yargılamada mahkemenin değerlendirmesi farklıdır. Hizmet ilişkisi varsa, failin cezai sorumluluğu ağırlaşır ve dava genellikle Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür.

Bu ayrım, hem şikâyetçinin zararının tazmini hem de sanığın beraat talebi yönünden son derece belirleyicidir. Tecrübeli bir ceza avukatının bu teknik ayrımı dava dosyasında doğru bir stratejiyle vurgulaması, sonucun kaderini etkileyebilir.


II. Uygulamada Sık Görülen Örnekler

Ceza yargılamasında soyut anlatımlar yerine, somutlaştırılmış örnekler üzerinden analiz yapmak hem müvekkil savunusu hem de yargılamanın yönlendirilmesi bakımından kritik öneme sahiptir. Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155/2), sahada en çok iş yerlerinde, ticari işletmelerde ve lojistik firmalarında karşımıza çıkmakta; İzmir’in Torbalı, Aliağa, Kemalpaşa ve Bornova ilçeleri gibi yoğun ticaret ve sanayi bölgelerinde dosya sayısı yıldan yıla artmaktadır.

Aşağıda, bu ilçelerde yer alan örnek uygulamalar ve dava konuları, ceza yargılamasının pratik boyutuyla ele alınmıştır.

1. Torbalı – Fabrika Depo Sorumlusunun Stok Kaydırma Eylemi

Torbalı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir mobilya fabrikasında depo sorumlusu olarak çalışan kişi, aylık bazda eksik stok bildirimi yapmış; eksik gösterdiği ürünleri ise piyasada farklı alıcılara, işyeri dışı yollarla satmıştır.

Bu olayda işverenin fark ettiği zarar sonrasında açılan soruşturma kapsamında, güveni kötüye kullanma suçu oluşmuş; failin “patronla anlaşmalıydım, borç olarak almıştım” yönündeki beyanları mahkemede dikkate alınmamış; zira kayıt dışı mal kaydırma eyleminin hizmet ilişkisinin gereklerine aykırı olduğu sabit kabul edilmiştir.

2. Aliağa – Liman Lojistik Şirketinde Emanet Paranın Usulsüz Kullanımı

Aliağa’da faaliyet gösteren uluslararası bir lojistik firmasında çalışan sanık, yurt dışına gönderilecek konteynerler için gümrük vergisi ödemesi amacıyla firmaya teslim edilen yüksek meblağlı dövizi, geçici süreyle kendi borçlarını kapatmak amacıyla kullanmış, sonrasında iade etmeye çalışmıştır.

Her ne kadar “ödeme niyetim vardı” savunması yapılmış olsa da, güvene dayalı teslim alınan emanet para üzerinde hizmete aykırı tasarruf nedeniyle TCK 155/2 kapsamında kamu davası açılmıştır. Bu tür vakalarda kastın varlığı iade niyetiyle ortadan kalkmaz ve cezai sorumluluk doğar.

3. Kemalpaşa – Satış Personelinin Fatura Üzerinden Komisyon Alma Eylemi

Kemalpaşa’daki bir ambalaj üretim firmasında görevli satış temsilcisi, düzenlediği siparişlerde ürün fiyatını gizli biçimde yükseltmiş; artan farkı ise kendi hesabına aktaracak şekilde komisyon sistemi kurmuştur.

İç denetim biriminin fark etmesiyle açığa çıkan olayda, fatura manipülasyonu üzerinden kişisel kazanç sağlandığı tespit edilmiş; failin hizmet ilişkisine aykırı davranışı nedeniyle hakkında nitelikli güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmıştır.

4. Bornova – Şube Müdürünün POS Cihazı Yoluyla Sahte İade Yöntemi

Bornova’da zincir mağazalardan birinde şube müdürü olarak çalışan sanık, sistemsel boşlukları kullanarak müşteriler adına sahte iade işlemleri gerçekleştirmiş ve bu iadeleri kendi banka kartlarına aktarmıştır.

Olay şirket içi denetimle tespit edilmiş; sahte POS fişleri delil dosyasına eklenmiş ve hizmet ilişkisi gereği kendisine tanınan işlem yetkisini kötüye kullanması nedeniyle TCK 155/2 kapsamında dava açılmıştır. Mahkeme, “yetkinin kötüye kullanılması” ilkesini esas almış ve fail hakkında ceza verilmesine yer olmadığı savunması kabul edilmemiştir.

5. Urla – Galeri Çalışanının Aracı Satıp Parayı İade Etmemesi

Urla’da lüks araç alım-satımı yapan bir galeride satış temsilcisi olarak çalışan kişi, galerinin portföyünde yer alan bir aracı 3. kişiye satarak bedelini tahsil etmiş; ancak bu bedeli galeri muhasebesine teslim etmeyip kişisel borçlarını kapatmak amacıyla kullanmıştır.

Olay, şirket sahibinin kasa defteri ile banka hareketlerini karşılaştırmasıyla fark edilmiş ve sanık hakkında “güveni kötüye kullanma suçu, hizmet ilişkisi kapsamında işlendiği” gerekçesiyle Urla Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur.

Failin “galeri sahibiyle sözlü anlaşmam vardı” savunması mahkemede yeterli görülmemiş; özellikle aracın şirket envanterine kayıtlı olması ve işlemin fatura dışı yapılması nedeniyle suçun hizmet ilişkisine aykırı tasarruf niteliği taşıdığı kabul edilmiştir.

6. Menemen – Market Şefi Tarafından Toplu İade Fişleri Üzerinden Usulsüzlük

Menemen’de ulusal bir zincir marketin şube yöneticisi olan sanık, tedarikçilere iade edilecek ürünlere dair sahte iade fişleri düzenleyerek bu iade tutarlarını kendi hesabına aktarmıştır. Söz konusu eylem, genel merkez tarafından yürütülen iç denetim kapsamında ortaya çıkmış ve dosya Menemen Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal etmiştir.

Delil olarak sunulan ERP sistemi log kayıtları, yazılı talimat formları ve kasa hareket çizelgeleri doğrultusunda, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu sabit görülmüş ve kamu davası açılmıştır.

Burada dikkat çeken unsur, failin yetkisini aşarak sahte belgeler üretmesi değil, görev gereği kendisine verilen erişim ve işlem haklarını hizmet ilişkisinin amacına aykırı şekilde kullanmasıdır.

7. Buca – Özel Eğitim Kurumunda Tahsilat Yetkisi Bulunan Personelin Usulsüz Para Toplaması

Buca ilçesinde faaliyet gösteren özel bir kurs merkezinde tahsilat yetkisi bulunan personel, velilerden elden aldığı eğitim ücretlerini şirkete bildirmemiş; ödeme makbuzu kesmemiş ve bu tutarları kişisel giderlerinde kullanmıştır.

Soruşturma, mağdur velilerin ödeme dekontlarını ibraz etmesiyle başlatılmış ve sanık hakkında Buca İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce hazırlanan tutanak doğrultusunda TCK 155/2 kapsamında işlem yapılmıştır.

Olayda failin “makbuz bastırılmamıştı, geçici olarak almıştım” beyanı mahkemede dikkate alınmamış, sistematik para toplama ve bildirmeme fiili, açık biçimde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma olarak değerlendirilmiştir.

bir yorum bırakın